30 Ağustos 2012 Perşembe

Güle Güle 'Mösyö İnternet'

Eğer bir yerlerden sanal alemi izliyorsan sana zamanında 'Mösyö İnternet' diye takılanlara oradan nasıl da iyi bir cevap gittiğini mutlaka görmüşsündür. Aslında 'Mösyö İnternet'in nasıl da vizyonerliği vurgulayan bir yakıştırma olduğunu ancak bugün anlayabildik!

Cenaze törenin yarın, ama biz senin dijital dünyanda bugün sana yakışacak bir uğurlamaya tanık olduk.

Çoğu gazeteci arkadaşının, teknoloji dünyasındaki birçok iş insanının, seni tanıyan-tanımayan dijital vatandaşların ardından söyledikleri, yazdıkları gerçekten gurur vericiydi. Tibet tüm bunları ileride okuduğunda nasıl da babasıyla gurur duyacak.

Yurtsan Atakan, Türkiye'de gazetecilerin 'Babıali' sınırlarında şişik egoyla gezdikleri bir dönemde onlara sürekli bir şey anlatmaya çalışıyormuş. 'İnternet' diye bir şeyin geldiğinden, Türk gazeteciliğinin de buna hazırlanması gerektiğinden bahsediyormuş. Birkaç yıl önce bize o günlerden şöyle bahsetmişti: 'Ben ısrarla teknoloji ve internetten bahsediyor, Hürriyet gazetesinde bir an önce hazırlık yapmak gerektiğini vurguluyordum. O kadar ısrarla anlatıyordum ki birçok gazeteci arkadaşım bana takılmaya başlamışlardı. Ben odaya girdiğimde 'İşte, Mösyö İnternet de geldi derlerdi.'

Bugün Ertuğrul Özkök'ün Yurtsan için verdiği 'Dijital ölüm ilanı' gerçekten çok etkileyici ve Yurtsan'ın hakkını teslim eden, değerini bir kez daha ortaya koyan bir yazıydı. Çok etkilendik. Ama gönül istiyor ki sevdiğimiz insanlar, dostlarımız bizi terk etmeden onlara ne kadar değerli olduklarını hissettirelim.

Yurtsan, bana ve Necati'ye 'siz benim en yeni eski dostlarımsınız' derdi.

Gerçekten de dostluğumuz, arkadaşlığımız birkaç yıldır sürmesine karşın sanki birbirimizi bin yıldır tanıyorduk. Sanki çok eski dostlardık ve uzun bir aradan sonra birbirimizi bulmuştuk.

Güle güle 'en yeni eski dost'... Mekanın cennet olsun...

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Lovemarks 2012: Nokia ve Turkcell

2009'dan bu yana MediaCat dergisi ve Ipsos KMG işbirliği ile devam eden Lovemark araştırmasının sonuçları MediaCat dergisinin Ağustos sayısında açıklandı.

22 kategoride gerçekleştirilen araştırmada tüketiciye '...... kategorisinde en sevdiğiniz/aşık olduğunuz marka hangisidir?' sorusu soruluyor. Türkiye temsili örneklemle gerçekleştirilen araştırmada 2012'de tüm kategorilerde en yüksek puanı alarak Türkiye'nin en sevilen ilk beş sırasını birçok marka paylaştı:


  1. Nokia, Turkcell 56%
  2. THY, TTNET/Türk Telekom 55%
  3. Coca-Cola 43%
  4. Arçelik 41%
  5. İstikbal 33%

KATEGORİ BİRİNCİLERİ

Cep telefonu: Nokia
Telekomünikasyon: Turkcell
GSM Operatörü: Turkcell
İnternet servis sağlayıcı: TTNET/Türk Telekom
Bilgisayar: Casper
Beyaz eşya: Arçelik
Ev elektroniği: Arçelik
Gazlı içecek: Coca-Cola
Fast food: Burger King
Süpermarket: Migros
Televizyon kanalı: Kanal D
Gazete: Posta
Banka: İş Bankası
Kredi kartı: Bonus Card
Havayolu Şirketi: THY
Otomotiv: BMW
Mobilya: İstikbal
Giyim: LC Waikiki
Ayakkabı: Adidas
Online alışveriş sitesi: hepsiburada.com
Şampuan: Elidor
Deterjan: OMO

Kaynak: MediaCat Ağustos 2012 sayfa: 58-71

Bir sanatçı dünyayı ve insanlığı ne kadar değiştirebilir?


Fransız sokak sanatçısı Artist JR, 16 yaşından bu yana bu sorunun yanıtını arıyor. JR, 16 yaşındayken Paris sokaklarında ve binaların çatılarında graffiti yaparak kendini ifade etmeye çalışırken, bulduğu bir fotoğraf makinasıyla fotoğrafa yönelir. Artık çektiği portre fotoğraflarını, büyük boyutlarda basıp, Paris sokaklarını sanat galerisi gibi kullanmaya başlamıştır.

Kuzey Afrikalı ve Müslüman göçmenlerin 2005 yılında Paris'in banliyölerinde ayaklanmaya dönüşen protestoları JR'ın hayatını değiştirir: TV haberlerini izlerken, yanan sokaklardaki olayların arasında banliyödeki binalara yapıştırdığı kendi çektiği fotoğrafları gören JR, bu sanatı dünya sokaklarına taşımaya karar verir. Henüz 21 yaşındadır ve dünyanın sorunları ve sokakları onu beklemektedir.

2006 yılında Paris burjuva kesimlerinin yaşadığı semtlerin sokaklarında 'Bir Neslin Portresi' adını verdiği ilk önemli sergisini açar ve dikkatleri üzerine çeker.


2007 yılında İsrail ve Filistin'in sekiz şehrinde iki taraftan portreleri kullandığı 'Yüzyüze' sergisini açar.




2008'de güvenlik güçlerinin kimliksiz dolaşırken sokakta yakaladığı üç çocuğu düşman mahalleye teslim etmelerinin ardından çocukların katledilmelerinden etkilenerek Rio de Jenerio'ya gider ve bu kez Rio'nun gecekondu mahallelerinde 'Kadınlar Kahramandır' sergisini açar.

Ardından, İspanya, Çin, Hindistan, Afrika ülkeleri gelir. Arap Baharı başladığında Tunus'tadır, vs...

2011 yılında ise bu kez, dünyanın her tarafından insanları fotoğraf çekip kendisine göndermeye davet eder ve bu yeni sergiye 'InsideOut' adını verir. JR'a göre sanatının bu yeni aşamasında 'İnsanlar sanatı sadece izlemiyor, aynı zamanda birlikte yapıyorlar.'

JR yaptığı işe 'İkna Edici Sanat' adını veriyor. JR, reklam sektörü ile rakip olduğuna inanıyor ve kendi sınırının kendi sorumluluğu olduğunu söylüyor. Bir sanatçı olarak kendisinin risk almaya her an hazır olduğunu ama, reklamcıların hiç risk almak istemediklerini belirtiyor.


Kaynak: MediaCat Temmuz 2012 sayısı. Link: http://mediacatonline.com/Home/YazarDetay?haberid=55733